“Startup” mı Yoksa “Geleneksel Girişim” mi? Türkiye’nin Unicorn Adayları İçin Yol Haritası!
Girişimcilik dünyasında son yıllarda artan ilgiyle birlikte kavramsal bir karmaşa da yaşanıyor. Özellikle “girişim” ile “startup” kavramlarının birbirinin yerine kullanılması, bu ekosistemde netlik arayanlar için kafa karıştırıcı olabiliyor. Girişimup.com yazarı Şerafettin Özsoy, hazırladığı çarpıcı analizle bu kafa karışıklığını gideriyor ve girişimcilik dünyasında kendini startup olarak tanımlayan herkesin kendine şu 5 soruyu sorması gerektiğini belirtiyor.
Startup Gazetesi İçerik
Startup Olmanın 5 Kritik Kriteri
1. Üstel Büyüme Kabiliyeti
Bir işin startup olarak kabul edilebilmesi için hızlı ve sürekli büyüme potansiyeline sahip olması gerekiyor. Özsoy’a göre, yalnızca kârlı olmak ya da büyümek yetmiyor. Büyümenin geometrik bir hızla, yani üstel biçimde gerçekleşmesi gerekiyor. Bu, Amazon’un ilk yıllarında gösterdiği gibi devasa sıçramaları ifade ediyor.
2. Çıkış (Exit) Stratejisi
Klasik girişimciler uzun vadeli kârlılık ve kalıcılık hedeflerken, startup’ların temel hedefi çoğu zaman yatırım alıp hisse satarak çıkış yapmaktır. Yani bir startup kurucusu, şirketin uzun yıllar kendisinde kalacağını değil, doğru bir zamanlamayla bir yatırımcıya devredileceğini öngörmelidir.
3. Yaratıcı Yıkım Yaratmak
Startup’lar yalnızca bir pazara girmekle yetinmez; o pazarı yeniden tanımlar. Uber’in taksi sektöründe yaptığı gibi. Bu tür girişimler, mevcut sistemleri sorgular, dönüştürür ve çoğu zaman yıkarak yenisini inşa eder.
4. Yüksek Risk Toleransı
Startup’lar doğası gereği yüksek riskli projelerdir. Kurucular, klasik girişimcilere göre çok daha fazla bilinmezlik içerisinde kararlar alır ve risk alma konusundaki cesaretleriyle öne çıkar. Mevcut iş modelini ya da stratejiyi radikal biçimde değiştirebilme esnekliğine sahiptirler.
5. Klasik Finansal Değerleme Uyuşmazlığı
Geleneksel işletmelerde değerleme, genellikle nakit akışı ve bilanço verilerine dayanır. Ancak startup’lar için bu yöntemler çoğu zaman geçerli değildir. Çünkü startup’ların ilk yıllarında gelirler yok denecek kadar az olabilir. Bu yüzden yatırımcılar, ekip kalitesi, vizyon, ürün potansiyeli gibi daha soyut unsurlar üzerinden karar verir.
Türkçeleştirme Tartışmaları: Startup mı, Girişim mi?
Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin büyümesiyle birlikte, dilde de bir karşılık arayışı doğdu. “Startup” kelimesine Türkçe karşılık bulma çabaları sürerken, bazı uzmanlar “filiz girişimi” gibi kavramlar öneriyor. Bu önerilerden en dikkat çekeni İTÜ akademisyenlerinden Deniz Tuncalp’e ait. Tuncalp, startup’lar için “filiz girişimi” tanımını öneriyor. Bu tanım; içinde büyüme, gelişme ve büyük hedeflere ulaşma potansiyeli taşıyan yapılar için metaforik ve işlevsel bir karşılık sunuyor.
Türkiye’de Girişimcilik: Her İş Bir Startup mı?
SGK verilerine göre, Türkiye’de kendi hesabına çalışan yaklaşık 3 milyon kişi bulunuyor. Bunların büyük kısmı kayıt dışı ya da küçük ölçekli işletmelerden oluşuyor. Taksi şoförlerinden berberlere, bakkallardan minibüsçülere kadar geniş bir kesim, aslında girişimcilik faaliyetleri yürütüyor. Ancak bu bireylerin çoğu, yukarıda sayılan beş kriter açısından değerlendirildiğinde bir startup kurucusu sayılmıyor.
Yeni bir kafe açmak ya da butik bir dükkan işletmek girişimciliktir ama bu tarz işler yüksek teknolojiye, ölçeklenebilirliğe ve küresel pazara açılma hedeflerine sahip olmadıkça startup olarak kabul edilmez.
Neden Bu Ayrım Önemli?
Kavramları doğru yerleştirmek, hem yatırımcıların hem de politika yapıcıların daha etkili kararlar almasına katkı sağlar. Startup ekosistemine yönelik teşvikler, hibeler ve yatırım stratejileri belirlenirken bu ayrımın yapılması elzemdir.
Yazar Hakkında
Şerafettin Özsoy, İTÜ İşletme Mühendisliği lisans ve Marmara Üniversitesi Bankacılık yüksek lisans mezunudur. İTÜ’de doktora eğitimine devam etmektedir. Kuveyt Türk, Yıldız Holding ve Teknopark İstanbul gibi kurumlarda çalıştıktan sonra girişimcilik yoluna adım atmıştır. in4startups, Girişimup.com ve Asya Ventures’ın kurucu ortaklarındandır.
Sonuç
Startup ile girişim kavramlarını birbirine karıştırmak, potansiyeli yanlış anlamamıza neden olabilir. Özsoy’un çizdiği bu yol haritası, Türkiye’nin unicorn adaylarını ayırt etmede ve onları doğru kaynaklarla buluşturmada oldukça kıymetli bir referans niteliği taşıyor.
Ekosistemdeki tüm oyuncuların, bu farkları iyi analiz etmesi; kendi konumlarını ve hedeflerini buna göre belirlemesi, sürdürülebilir bir büyüme için kritik önemdedir.

Merhaba! Ben Sibel Kayra, StartupGazetesi’nin girişimci ruhlu editörüyüm. Sadece kelimelerle değil, aynı zamanda iş fikirleriyle de oynamaktan keyif alıyorum.