Her işletme, var olmak için kurumsallaşmak, varlığını sürdürmek içinse markalaşmak zorundadır. Peki ya söz konusu bir insansa?
İşletmelerin nasıl ki kurumsallaşmaya ve markalaşmaya ihtiyacı varsa insanlar da aynı şekilde kurumsallaşmak ve markalaşmak zorundadır. Çünkü insanlar kurumsallaştığı müddetçe, kurumlarsa insanlaştığı sürece markalaşırlar!
Meseleyi girişimcilik penceresinden değerlendirmek gerekirse; günümüzde bir girişimin başarıya ulaşmasında iyi ürün, iyi strateji, iyi lojistik, iyi pazarlama, iyi yönetim, iyi analiz, iyi araştırma, iyi markalama, iyi PR, iyi raporlama büyük bir öneme sahiptir. Ancak iyi bir ekip olmadan tüm bunların da pek bir anlamı olmaz. Fakat iş, sadece iyi bir ekiple de sınırlı değildir. Aynı zamanda kişisel markasını inşa etmiş bir girişimci ekip olursa bir girişim, gerçek manada başarıya ulaşır ve pazarda rekabet avantajına sahip olur.
Kişisel Markalaşma Nedir?
İlk kez 90’lı yılların sonlarına doğru Tom Peter’sın, Fast Company Dergisi’nde yayınlanan “Sizi Arayan Marka” başlıklı makalesiyle literatüre giren “kişisel markalaşma” kavramına dair birçok tanıma rastlansa da kavramı literatüre kazandıran Tom Peters’ın ifadelerini baz alarak konuyu derinleştirmek daha iyi olacaktır. Peters’e göre kişisel markalaşmanın merkezinde, planlı bir kendi kendini pazarlama süreci vardır. Aynı zamanda bireylerin kendilerin ait bir kişisel marka oluşturmaları gerektiğini ifade eden Tom Peters diyor ki: “Biz kendi şirketlerimizin yönetim kurulu başkanıyız.” Bu ifade, kavramı içselleştirmek adına gerçekten kilit bir önem taşıyor.
Pazarlama Gurusu Prof. Philip Kotler ise yıllar evvel Türkiye’ye geldiğinde yaptığı konuşmada “dijital yıkım” kavramından bahsetmişti. Buna göre artık bir girişim, dijitalin dinamikleri sayesinde köklü bir markaya karşı rekabet avantajı elde edebiliyordu. Gerçekten de günümüz dünyasında bir girişim, dijitalin karakteristiğine uygun hareket ettiğinde iyi bir pazar avantajına sahip oluyor.
Şimdi bu iki realiteyi birleştirdiğimizde ve konuyu girişimcilik penceresinden değerlendirdiğimizde şu önemli detayla karşılaşıyoruz; dijital markalaşma olmadan kişisel markalaşma olmaz. Çünkü kişisel markalaşma internetin ikinci evresini temsil eden Web 2.0 süreciyle birlikte bambaşka bir boyut kazandı.
Girişimciler İçin Kişisel Markalaşmanın Önemi
Literatürde onlarca ve hatta yüzlerce farklı uzman tarafından değerlendirilen kişisel markalaşmaya dair temel düzeyde yapmış olduğumuz tanımlama ve açıklamanın akabinde konuyu girişimcilik penceresinden değerlendirdik. Şimdiyse kısaca “girişimciler için kişisel markalaşma niye önemli?” sorusunu yanıtlayacağız.
Şu bir gerçek ki her işletmenin temel gayesi büyümektir. Bunu maddi veya manevi çerçevede farklı alt başlıklarla çeşitlendirebiliriz ancak bir kurumun temel misyonu budur. O yüzden de büyümeyi sağlayan tüm araçlar ve yöntemler bu süreçte etkin biçimde kullanılır. Son yıllarda bu yöntemler arasına kişisel markalaşma da girdi.
Peki kişisel markalaşma niye önemlidir? Daha da ötesi kişisel marka olmak, bir girişimciye ne kazandırır. İşte cevabı! Kişisel markalaşma bir girişimciye;
Öz farkındalık
Farklılık
Fırsat
Özgüven
Yetkinlik
Bilinirlik
Güvenilirlik
Etkileşim
Kazanç
İtibar
Topluluk oluşturma
Önderlik etme
Rol model olma
Etkileme ya da influence etme
Yönetim
Makam
Şöhret
Sürdürülebilirlik
Rekabet avantajı
Bilinç
İtibar
gibi avantajlar sağlar. Ve bu yüzden de kişisel markalaşma, süreç boyunca her girişimci için büyük bir önem taşır.
