İç Mobilitenin Yükselişi: Yetenek Yönetiminde Yeni Bir Dönem!
Günümüzde yetenek yönetimi stratejilerinin merkezine iç mobilite yerleşmeye başladı. Şirketler, yeni yetenekler bulup işe almanın zorlukları ve maliyetlerini azaltmak için mevcut çalışanlarının becerilerini geliştirerek onları farklı pozisyonlara yönlendirmeye öncelik veriyor. Teedo’nun CMO’su Cansu Karagül, bu konuda şunları söylüyor: “Değişen iş dünyasında başarılı olmanın yolu, iç mobiliteyi stratejik bir öncelik olarak benimsemekten geçiyor. Çalışanlarınıza yeni beceriler kazandırmak ve onları şirket içinde farklı pozisyonlarda değerlendirmek, hem yetenek kaybını önler hem de organizasyonun sürdürülebilir başarısını sağlar.”
Yetenek kaybı, şirketlerin en büyük sorunlarından biri haline gelmiş durumda. Nitelikli çalışanların işten ayrılması, şirketlerin sadece değerli insan kaynaklarını değil, aynı zamanda kurumsal hafızalarını da kaybetmelerine yol açabiliyor. Bu, motivasyon kaybı ve verimlilik düşüşü gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Yapılan araştırmalar, bir çalışanın ayrılması sonucu doğan maliyetlerin, o kişinin yıllık maaşının %50 ila %150’sine kadar çıkabileceğini gösteriyor. Bu nedenle, nitelikli çalışanların şirkette tutulması ve yüksek devir oranlarının (turnover) düşürülmesi, İK politikalarının en önemli hedeflerinden biri haline gelmiştir.
Startup Gazetesi İçerik
İç Mobilitenin Yükselişi
Gartner’ın küresel iş gücü verilerine göre, çalışanların şirketlerinden ayrılmalarının en büyük nedenlerinden biri, kariyer gelişim fırsatlarının sınırlı olması. Bu bağlamda, birçok şirket, dışarıdan yeni yetenekler bulmak yerine mevcut çalışanlarına yatırım yapma stratejisine yöneliyor. İç mobilite, çalışanların kariyer yolculuklarına devam edebilmeleri ve beceri setlerini genişletebilmeleri için bir kapı aralıyor. Bu strateji sayesinde, çalışanlar aynı şirket bünyesinde kariyer olanaklarına ulaşırken, şirketler de yetenek kaybını en aza indiriyor.
İç Mobilitenin İş Dünyasına Getirdiği Avantajlar
İç mobilite stratejisinin en büyük faydalarından biri, işe alım süreçlerindeki maliyetlerin büyük ölçüde azalmasıdır. Yeni çalışan bulmak için iş ilanları vermek, özgeçmiş taramak ve mülakatlar düzenlemek hem zaman hem de kaynak açısından oldukça maliyetlidir. Buna karşın, iç mobilite, bu süreçlerin büyük bir kısmını devre dışı bırakarak maliyet tasarrufu sağlar. Özellikle uzmanlık gerektiren pozisyonlar için bu strateji çok daha ekonomik bir çözüm sunar.
İkinci olarak, iç mobilite, oryantasyon süreçlerini önemli ölçüde kısaltır. Dışarıdan gelen çalışanların, şirketin kültürüne ve süreçlerine uyum sağlaması zaman alırken, iç adaylar bu tür süreçlere zaten aşina oldukları için hızla yeni rollerine adapte olabilir. Böylece, oryantasyon süreci için harcanan zaman ve maliyet de önemli ölçüde azaltılmış olur.
Üçüncü olarak, iç mobilite, üretkenlik kaybını en aza indirir. Dış kaynaklardan gelen çalışanlar, şirket süreçlerine alışmak için zamana ihtiyaç duyarken, içeriden terfi eden veya geçiş yapan çalışanlar hemen adapte olabilir ve üretkenliklerini koruyabilir.
İç mobilite aynı zamanda işveren markasını güçlendiren bir faktördür. Çalışanlarına kariyer gelişim fırsatları sunduğunu gösteren bir şirket, hem mevcut çalışanları nezdinde hem de dışarıdaki potansiyel yetenekler için olumlu bir imaj yaratır. Bu yaklaşım, çalışan bağlılığını artırır ve onların şirkete olan sadakatlerini pekiştirir.
Çalışan Memnuniyeti ve Bağlılığı Artıyor
İç mobilite stratejisiyle çalışanlar, şirket içinde farklı roller keşfederek hem kişisel gelişimlerine hem de kariyer hedeflerine ulaşma şansı yakalar. Bu fırsat, çalışan memnuniyetini ve bağlılığını artırır. Çalışanlar, kariyerlerinin şirket içinde değer gördüğünü ve desteklendiğini hissettiklerinde, iş yerleri hakkında olumlu görüşler paylaşma olasılıkları da artar.
Şirketler için iç mobilite, sadece çalışanların bağlılığını artırmakla kalmaz; aynı zamanda organizasyon içinde bir öğrenme ve gelişim kültürünün oluşturulmasına da katkı sağlar. Çalışanlar, yeni beceriler kazanma ve farklı deneyimler edinme fırsatlarına sahip olduğunda, daha dinamik ve yenilikçi bir çalışma ortamı oluşur. Bu da, şirketlerin en iyi yetenekleri çekme ve elde tutma yeteneklerini güçlendirir.
Beceri Geliştirme: Başarının Anahtarı
İç mobilitenin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için şirketlerin etkili kariyer gelişim programlarına yatırım yapması büyük önem taşır. Cansu Karagül, bu konuda şunları ekliyor: “İç mobiliteyi benimseyen bir kültür oluşturmak, yetenek yönetiminde bir devrim niteliği taşıyor. Şirketler, mevcut çalışanlarının potansiyelini değerlendirmek için beceri geliştirme programlarına odaklanmalı. Çalışanlara yeni beceriler kazandırmak, artık sadece bir yan hak değil, kurumsal başarı için bir gereklilik haline geldi. Teedo olarak, çalışanların yetkinliklerini geliştirmeye yönelik çeşitli eğitimler sunarak şirketlerin bu alandaki ihtiyaçlarını karşılıyoruz.”
Sonuç olarak, iç mobilite stratejileri, yetenek yönetiminde önemli bir trend olarak öne çıkıyor. Şirketler, çalışanlarının beceri setlerini genişleterek, onları yeni pozisyonlara yönlendirebilir ve böylece hem yetenek kaybını önleyip maliyetleri azaltabilir hem de organizasyonlarının sürdürülebilir başarısını destekleyebilir.
Gelecekten Gelen Editör: Yarının Haberlerini Bugünden Yazıyor, Sözcüklerle Zaman Makinesi Kuruyor!