1. Haberler
  2. News
  3. Besin İntoleransları ve Düşük Dereceli Enflamasyonun Kronik Hastalıklara Etkisi

Besin İntoleransları ve Düşük Dereceli Enflamasyonun Kronik Hastalıklara Etkisi

Besin İntoleransları ve Düşük Dereceli Enflamasyonun Kronik Hastalıklara Etkisi
Besin İntoleransları ve Düşük Dereceli Enflamasyonun Kronik Hastalıklara Etkisi
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir sabah uyandınız. Kendinizi yorgun hissediyorsunuz. Ne tam olarak hastasınız ne de tamamen sağlıklı. Midenizde bir huzursuzluk var, başınız ağrıyor, cildiniz solgun, bazen kaşınıyor, bazen şişiyor. Diyorsunuz ki: “Acaba dün ne yedim?” İşte burada devreye giren görünmez bir suçlu var: besin intoleransı ve onun tetiklediği düşük dereceli kronik enflamasyon.

Modern yaşamın getirdiği beslenme alışkanlıkları, gıdaların işlenme biçimlerinin değişmesi ve mikrobiyotamızla olan bağımızın kopması, bugün birçok kronik hastalığın temelini oluşturuyor. Bu hastalıkların çoğu, sinsice ilerleyen ancak zamanla sistemik bir etki oluşturan “düşük dereceli enflamasyon”la ilişkilendiriliyor. Peki, bu enflamasyonun kaynağında neler var? Cevaplardan biri oldukça tanıdık: Besin intoleransları.

Besin İntoleransı Nedir? Alerjiden Farkı Ne?

Besin intoleransı, bağışıklık sistemimizin doğrudan devreye girmediği, ancak sindirim sistemi veya bağırsak geçirgenliği yoluyla bazı gıdalara karşı gösterdiği düşük seviyeli, gecikmeli bir tepkidir. Genellikle 2-72 saat içinde kendini belli eder ve bu yüzden çoğu zaman sebep-sonuç ilişkisi kurmak güçleşir.

Alerji ise IgE antikorları ile gelişen, daha ani ve hayati risk taşıyan bir durumdur. Besin intoleransı ise daha çok IgG aracılı reaksiyonlarla ilişkilendirilmiştir. Dolayısıyla kişi farkında olmadan her gün yediği bir yiyecek, bağırsak duvarını tahriş edip bağışıklık sisteminde mikro bir “yangın” başlatıyor olabilir.

Hangi Belirtiler Alarm Zili Çalıyor?

Besin intoleransları ve kronik enflamasyon öyle sinsidir ki, çoğu kişi yıllarca fark etmez. Ama vücut fısıltılarla sinyal verir:

  • Şişkinlik, gaz, kabızlık ya da ishal
  • Nedeni açıklanamayan kilo artışı veya verememe
  • Deri döküntüleri, akne, egzamalar
  • Kas-eklem ağrıları
  • Migren ve sık baş ağrısı
  • Tükenmişlik hissi
  • Beyin sisi (concentration fog)
  • Anksiyete ve depresif ruh hali

Bu belirtiler başka birçok hastalıkla örtüştüğü için çoğu zaman yanlış tanı konur veya önemsenmez. Oysa bu belirtiler, sindirim sistemimizde kronik bir dengesizlik olduğunun habercisi olabilir.

Hangi Gıdalar Sık İntoleransa Neden Olur?

Herkesin intoleransı farklı olabilir ama bazı gıdalar daha yaygın suçlular arasında:

  • Laktoz (süt ve süt ürünleri)
  • Gluten (buğday, arpa, çavdar)
  • Yumurta beyazı
  • Mısır ve soya
  • Rafine şeker ve katkı maddeleri
  • FODMAP içeriği yüksek gıdalar (bazı meyve/sebzeler, kuru baklagiller)
  • Aşırı tüketilen histamin içeren yiyecekler (eski peynirler, salam, ton balığı)

Bu nedenle, “sağlıklı” zannettiğiniz bir gıda bile vücudunuzda yangın çıkarıyor olabilir. Örneğin, tam buğday ekmeği genel olarak faydalı ama gluten intoleransı olan biri için her lokma, bağırsak duvarına bir darbedir.

Enflamasyonun Sessiz Düşmanı: İnflamatuvar Yanıtlar

Enflamasyon, bağışıklık sisteminin vücudu korumak için verdiği doğal bir yanıttır. Ancak bu yanıt, uzun süreli ve düşük seviyelerde seyrettiğinde (low-grade chronic inflammation), tam tersi etkiye neden olabilir: Vücut kendi dokularına zarar vermeye başlar.

Besin intoleranslarının neden olduğu düşük dereceli enflamasyon, özellikle bağırsak mukozasında başlar. Bu mukozal bariyer bozulduğunda (“leaky gut” olarak da bilinir), toksinler ve gıda partikülleri kana karışabilir. Bu durum, bağışıklık sistemini sürekli tetikleyen ve otoimmün hastalıkların gelişimini kolaylaştıran bir süreçtir.

Düşük Dereceli Enflamasyonun Yol Açtığı Bazı Kronik Hastalıklar:

  1. Tip 2 Diyabet: İnsülin direnci, kronik enflamasyonla güçlü şekilde ilişkilidir. İnflamatuvar sitokinler, insülinin hücreye girişini engelleyerek glukozun kanda birikmesine neden olur.
  2. Otoimmün Hastalıklar: Romatoid artrit, Hashimoto tiroiditi, Çölyak hastalığı gibi birçok otoimmün tablo, besin intoleransları sonrası tetiklenen inflamatuvar yanıtlarla ilişkilidir.
  3. Obezite: Yağ dokusu, aktif bir endokrin organdır. Enflamasyona yanıt olarak sitokinler salgılar ve bu, kilo verme sürecini zorlaştırır.
  4. Depresyon ve Anksiyete: Beyin ile bağırsak arasındaki iki yönlü iletişim ağı (bağırsak-beyin aksı), enflamasyonla bozulabilir. Bu durum, nörotransmitter üretimini ve ruh hâlini olumsuz etkiler.
  5. Kardiyovasküler Hastalıklar: Düşük dereceli inflamasyon, damar çeperlerinde plak oluşumunu artırır. Bu da ateroskleroz ve hipertansiyon gibi durumları tetikler.

Bağırsak Mikrobiyotası, Enflamasyon ve Besin İlişkisi

Bağırsaklarımızda trilyonlarca mikroorganizma yaşar ve bu yapı bizim ikinci beynimiz gibidir. Mikrobiyotamızın dengesi, sadece sindirim değil, bağışıklık sistemimizin genel işleyişi üzerinde de kritik rol oynar. Bu denge bozulduğunda enflamasyon kaçınılmaz hale gelir. Özellikle yüksek oranda işlenmiş gıdalar, antibiyotik kullanımı, stres ve düzensiz yaşam tarzı bu dengeyi altüst eder.

Besin intoleransları, mikrobiyotanın çeşitliliğini azaltarak vücudun bağışıklık toleransını düşürür. Sonuç olarak, zararsız gıdalar bile bağışıklık sistemi tarafından tehdit olarak algılanabilir. Bu döngü bir kez başladığında, kronik enflamasyon kaçınılmaz olur.

Fark Edilmeden Kronikleşen Bir Sorun: Tanı Koyma Güçlüğü

Besin intoleranslarının teşhisi, alerjilerden farklı olarak daha zordur. Alerjilerde IgE antikorları rol oynarken, intoleranslarda IgG tipi antikorların veya enzim eksikliklerinin etkili olduğu düşünülür. Tanı için en sık kullanılan yöntemler arasında şunlar yer alır:

  • Eliminasyon ve yeniden tanıtım diyetleri
  • IgG antikor testi
  • Nefes testleri (özellikle laktoz ve fruktoz için)
  • Fonksiyonel tıp yaklaşımıyla bütüncül değerlendirmeler

Ancak bu testlerin her biri belli sınırlılıklar içerdiği için, en doğru sonuca ulaşmak adına bir uzmanla birlikte yürütülen, kişiye özel planlama tercih edilmelidir.

Eğer bir gıdadan şüpheleniyorsanız—örneğin onu tükettikten sonra şişkinlik, yorgunluk, baş ağrısı, ciltte kızarıklık gibi belirtiler ortaya çıkıyorsa—diyetisyen olarak izlemenizi önerdiğim adımlar şöyle:

Gıda Günlüğü Tutun

İlk yapmanız gereken şey; ne yediğinizi, ne zaman yediğinizi ve sonrasında nasıl hissettiğinizi yazmaktır. Bu kayıtlar size veya uzmanınıza şu konularda ipucu verir:

  • Belirtilerle hangi gıdanın ilişkili olduğunu görme
  • Semptomların ortaya çıkış süresi (hemen mi, 2-4 saat sonra mı, ertesi gün mü?)
  • Porsiyon miktarına bağlı olup olmadığını belirleme

 Eliminasyon Diyetine Başlayın

Belirtilere neden olabileceği düşünülen gıdayı (veya grubu) 2-4 hafta boyunca tamamen diyetten çıkarın. Bu süreçte şunlara dikkat edin:

  • Gıdanın gizli formlarını da tüketmeyin (örneğin süt için laktoz içeren tüm ürünler)
  • İyileşme sürecini takip edin – belirtiler azalıyor mu, kayboluyor mu?

Not: Kendi kendinize eliminasyon yapıyorsanız besin dengesini bozmamak için dikkatli olun. Özellikle gluten, süt ürünleri gibi temel grupları çıkarırken alternatiflerle desteklenmelidir.

Yeniden Tanıtım Aşaması

Bu aşamada şüpheli gıdayı küçük miktarlarda diyete geri ekleyerek vücudun tepkisini gözlemleyin.

  • İlk gün 1 küçük porsiyon tüketin
  • 3 gün boyunca başka yeni bir gıda eklemeden gözlem yapın
  • Belirtiler geri dönerse, intolerans ihtimali kuvvetlenir
  • Belirti yoksa gıda suçsuz olabilir, yeniden denenebilir

Laboratuvar Destekli İnceleme (Gerekirse)

Bazı durumlarda klinik testlerle destek gerekebilir. Ancak bu testlerin sonuçlarını doğrudan değil, belirtilerle birlikte yorumlamak önemlidir.

  • IgG Gıda Duyarlılık Testi: Yüksek düzeyde antikor gösterilen gıdalar intolerans açısından değerlendirilebilir
  • Laktoz / Fruktoz Hidrojen Nefes Testi: Karbonhidrat intoleranslarında kullanılır
  • Mikrobiyota Analizi: Bağırsak florasının durumu intolerans gelişimini etkileyebilir

 Bağırsak Sağlığını Güçlendirin

Birçok besin intoleransı, hasar görmüş bir bağırsak bariyeriyle ilişkilidir. İyileşmeyi desteklemek için ;

  • Prebiyotik ve probiyotikler: Yoğurt, kefir, fermente sebzeler, tam tahıllar
  • Omega-3 yağ asitleri: Enflamasyonu azaltır (ceviz, keten tohumu, balık)
  • Glutamin: Bağırsak hücrelerini onarır (kemik suyu, lahana)
  • Düşük işlenmiş gıda tüketimi: Bağırsak üzerindeki toksik yükü azaltır

Uzman Desteği Alın

Kendi kendinize çok sayıda gıdayı kısıtlamaya çalışmak, yetersiz beslenmeye ya da sosyal yeme sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle:

  • Bir diyetisyenle süreci planlamak
  • Dengeli alternatifler bulmak
  • Sadece semptom değil, temel nedeni iyileştirmek
  • Enflamasyonu hedef alan bir bütüncül beslenme düzeni kurmak hayati önem taşır.

Sonuç: Sağlığınızın Rotası Midenizden Geçiyor

Bazen hayatın telaşı içinde bedenimizin bize sessizce fısıldadıklarını duymazdan geliriz. Gün içinde gelen şişkinlik, sabahları açıklanamayan yorgunluk, cildimizde beliren kızarıklıklar ya da başımızın içinde yankılanan bir migren nöbeti… Tüm bu sinyaller “normal” değildir; aksine, vücudun içsel dengesi bozulduğunda gönderdiği yardım çağrılarıdır.

Besin intoleransları ve düşük dereceli enflamasyon işte tam da bu noktada devreye giriyor. Her birey benzersizdir; dolayısıyla her vücut aynı besine aynı tepkiyi vermez. Süt, ekmek, domates ya da elma… Bunların hepsi besin olabilir, ama kiminin bedeninde iyileştirici bir gücü varken, bir diğerinin sisteminde tetikleyici bir stresöre dönüşebilir.

Bugün artık şunu çok iyi biliyoruz: Sağlıklı bir bağırsak, sağlıklı bir zihin ve vücut demektir. Sadece ne yediğiniz değil, yediğiniz şeyi ne kadar tolere edebildiğiniz de genel sağlığınızı belirler. Kilo verememe, uyku düzensizliği, ruh hali iniş çıkışları, otoimmün hastalıkların alevlenmesi gibi birçok sorunun temelinde, fark edilmemiş bir intolerans ve onun yarattığı mikroskobik düzeydeki inflamasyon olabilir.

Bu nedenle size tavsiyem şu:

Kendi vücudunuzu bir laboratuvar gibi görün. Gözlem yapın. Hangi gıdalar size iyi geliyor, hangileri sonrası halsiz ya da huzursuz hissediyorsunuz? Şikâyetlerinizin kronikleşmesine izin vermeyin.

Gerekirse bir uzmandan destek alın, çünkü bilimsel verilerle kişiye özel hazırlanmış bir beslenme programı yalnızca hastalıkların kontrolünü sağlamakla kalmaz, aynı zamanda yaşam kalitenizi gözle görülür şekilde artırır.

Unutmayın, gerçek sağlık sadece “hastalık yokluğu” değil, bedeninize tam kapasiteyle güven duyduğunuz bir denge hâlidir. Ve bu denge çoğu zaman tabakta başlar.

Dyt. Melina Ezgi Tosun

Kaynakça

  1. Fasano A. (2012). Leaky Gut and Autoimmune Diseases. Clinical Reviews in Allergy & Immunology, 42(1), 71–78.
  2. Vojdani A. (2014). Molecular mimicry as a mechanism for food immune reactivities and autoimmunity. Alternative Therapies in Health and Medicine, 20(Suppl 1), 25–32.
  3. Tilg H, Moschen AR. (2014). Microbiota and diabetes: an evolving relationship. Gut, 63(9), 1513–1521.
  4. Calder PC. (2017). Omega-3 fatty acids and inflammatory processes. Nutrients, 9(9), 1046.
  5. De Meij TG, et al. (2015). The gut microbiota of healthy children is robust and dynamic over time. PLoS One, 10(6): e0130349.

6. Kuehl, F. A., et al. (2019). “Food Intolerance: IgG Testing and Clinical Relevance.” Clinical Reviews in Allergy & Immunology

7.Fasano, A. (2012). “Leaky Gut and Autoimmune Diseases.” Clinical Reviews in Allergy & Immunology, 42(1), 71–78.

  1. Belkaid, Y., & Hand, T. W. (2014). “Role of the microbiota in immunity and inflammation.” Cell, 157(1), 121–141.
  2. Vojdani, A. (2015). “A Potential Link between Environmental Triggers and Autoimmunity.” Autoimmune Diseases Journal

10. DeMeo, M. T., et al. (2002). “Intestinal permeability defect in irritable bowel syndrome: a pilot study.” Neurogastroenterology & Motility

Kaynak: Bi’haber.TR köşe yazarı Melina Ezgi Tosun

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Besin İntoleransları ve Düşük Dereceli Enflamasyonun Kronik Hastalıklara Etkisi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Startup Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin