Yapay zekânın sadece üretim süreçlerinde değil, karar alma mekanizmalarında da söz sahibi olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu dönüşümün öncü adımlarından biri, Çin merkezli oyun şirketi NetDragon Websoft tarafından 2022 yılında atılmıştı. Şirket, CEO pozisyonuna Tang Yu adlı bir yapay zeka destekli sanal karakteri atayarak dünya genelinde dikkatleri üzerine çekmişti.
Tang Yu’nun görevi yalnızca temsili bir pozisyon değil; şirketin operasyonlarını denetleyen, veri odaklı kararlar alan, performans takibi yapan ve çalışan yönetiminde aktif rol oynayan bir yapay zeka modeli olarak tanımlandı. Göreve başladığı ilk altı ay içinde, şirketin hisse değerinde yaşanan %10’luk artış, bu adımın başarısını sorgulayanlar kadar destekleyenlerin de gündemine girdi.
“Yapay zekâ CEO’su, insan yöneticilerden daha mı verimli?”
Bu gelişme yeniden tartışma konusu olurken, bazı uzmanlar bunu teknoloji ve yönetim dünyası için bir dönüm noktası olarak görüyor. Yapay zekânın insan önyargılarından arınmış kararlar alabileceği, kaynak yönetimini daha verimli yapabileceği savunuluyor. Öte yandan, etik sorumluluk, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi temel yönetim ilkelerinin bir algoritmaya nasıl aktarılabileceği konusu hâlâ ciddi soru işaretleri barındırıyor.
Ayrıca insan odaklı değerlerin, çalışanlar arası ilişkilerin ve kurumsal kültürün nasıl şekilleneceği konusu da yapay zeka liderliğinin en tartışmalı yönlerinden biri. Çalışan motivasyonu, empati temelli iletişim, kriz anlarında duygusal zeka gibi unsurlar, insan liderliğinin halen vazgeçilmez taraflarını oluşturuyor. Bu bağlamda, yapay zekâ destekli yöneticilerin, sadece sayısal başarılarla değil; insan ilişkileri, kurum içi bağlılık ve değer üretimi gibi ölçütlerle de değerlendirilmeleri gerekiyor.
CEO koltuğu insana mı, yapay zekâya mı ait?
Yapay zekânın liderlik pozisyonlarını üstlenmeye başlaması, geleceğin iş dünyasında köklü değişimlerin habercisi olabilir. Ancak bu değişim, yalnızca verimlilik odaklı değil; insan odaklı değerlere, çalışma ilişkilerine ve kurumsal kültüre etkileriyle de bütüncül olarak değerlendirilmek zorunda. Sadece nasıl yönettiği değil, kimin için ve neyi gözeterek yönettiği de önemli olacak.
Zira teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, bir kurumun ruhunu hâlâ insanlar şekillendiriyor.
Zuhal Sönmezer İstanbul’da doğmuştur. 2008 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun olmuştur. 2020 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi Adalet Bölümü’nden mezun olmuştur. Sönmezer aynı zamanda İstinye Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olarak görev almaktadır. Sönmezer aynı zamanda medya ve iletişim temalı akademik sempozyum ve programlarda konuşmacı ve düzenleyici olarak yer almaktadır.
